DAHA GÜÇLÜ BİR “PAMUKKALE” İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Bu sayımızda, Türkiye’nin taşımacılık sektöründe öncü markalarından biri olan Pamukkale Turizm’in Yönetim Kurulu Üyesi Sadık Bababalım ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajla karşınızdayız.
“OTOGAR ÜNİVERSİTESİ” MEZUNUYUM
1985 yılında Denizli’de doğdum. Liseye kadar eğitimimi Denizli’de tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi’nde burslu olarak İşletme Bilgi Yönetimi bölümünde okudum. Üniversiteyi bitirdikten sonra deyim yerindeyse “Otogar Üniversitesi” ve ardından “Hayat Üniversitesi” serüvenim başladı. 2008 yılının sonlarında sektöre adım attım ve o günden bu yana 16 yılı geride bıraktım. Adını gururla taşıdığım dedemin kurduğu firmanın, 3. nesil temsilcisi olarak bayrağı daha da yukarılara taşımaya çalışıyorum. Çocukluk yıllarım otogarlarda geçmedi; işin içine tam anlamıyla üniversiteden sonra mesleki hayatıma adım attığımda girdim.
KONKORDATO SÜRECİNİ İYİ NİYETLE YÜRÜTTÜK
Pandemi öncesinde şirket olarak oldukça zorlu bir dönemi geride bıraktık. Özellikle 2018’in sonunda yaşanan kur dalgalanmaları ve ekonomik krizler nedeniyle konkordato ilan etmek zorunda kaldık. Konkordatonun temel amacı, şirketi iflasın eşiğinden kurtarıp borç ödeme kapasitesini koruyarak alacaklıların hak kaybını önlemektir. Bu süreçte borçları dondurarak hem şirkete nefes aldırmayı hem de alacaklıların zamanla tahsilat yapabilmesini sağlamayı hedefledik. Ne yazık ki konkordato uygulaması kötü niyetle suistimal edilebiliyor. Ancak biz bu süreci tamamen iyi niyetle ve dürüst bir şekilde yönettik. Yıllardır birlikte çalıştığımız esnaf, otobüsçü ve tedarikçilerimiz de bu süreçte yanımızda oldu. İyi niyetle hareket ettiğimizi gördüklerinde onlar da desteklerini esirgemediler. Biz de onları zor durumda bırakmamaya özen gösterdik; vadeli çalıştıklarımızla peşin düzenine geçerek onlara nefes aldırmaya çalıştık. Destek veren herkesin katkısıyla, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz.
DOLULUK ORANLARIMIZI ÖNEMLİ ORANDA ARTIRDIK
2024 yılı bizim için oldukça verimli geçti. Yolcu sayılarımızı, sefer sayılarımızı ve doluluk oranlarımızı önemli ölçüde artırdık. Sefer sayısındaki artıştan daha fazla yolcu kazanarak doluluk oranımızda da belirgin bir yükseliş sağladık. Bu başarılar, 2024 yılına dair mutluluk ve memnuniyet duymamızı sağlıyor ancak 2024 yılının, genel olarak sektör için zorlu bir yıl olduğunu düşünüyorum. 2025’in ise daha da çetin geçeceğini öngörüyorum. Yine de 2025 yılı planlarımız doğrultusunda yolcu sayımızı ve doluluk oranlarımızı artırma konusunda kararlıyız ve bu hedeflere ulaşacağımıza inanıyorum.
2025, DAHA ZORLAYICI BİR YIL OLACAK
Pandemi ve konkordato sürecinin etkisiyle yaşlanan özmal filomuzu yenileme ihtiyacı doğdu. 2024 yılında 45 araç yatırımı yaparak bu dönüşümü başlattık. 2025 yılında da 50 araçlık bir yatırımla özmal filomuzu gençleştirmeye devam edeceğiz. Tabii ki Türkiye’de yaşıyoruz ve ekonomik koşulların nasıl şekilleneceğini kestirmek maalesef mümkün değil. 2025’in ekonomik zorluklar nedeniyle herkesin frene basacağı bir yıl olacağını düşünüyorum. Bu sadece bizim sektörümüzle sınırlı değil; tüm sektörler ve özellikle maaşlı çalışanlar için de zorlu bir yıl olacağı aşikâr ancak üstesinden gelinemez bir durum olduğunu düşünmüyorum. Karlılığa odaklanarak maliyetleri düşürmenin ve fiyatları optimize etmenin yollarını arayacağız. Hem bireysel hem ülke olarak bu zorlukların altından kalkacak güce sahibiz.
İSTANBUL İÇİN AYRI BİR ULAŞIM ÇÖZÜMÜ GELİŞTİRİLMELİ
Üçüncü köprü zorunluluğunun getirilmesiyle işimiz ciddi anlamda zorlaştı. İstanbul, Türkiye gibi bir şehir; yalnızca Esenler, Alibeyköy ve Dudullu gibi terminaller bile yeterli gelmiyor. Ulaştırma sektörünün kayıt altına alma çalışmaları doğru ve desteklenmesi gereken adımlar. UETTS sistemiyle yolcu, sefer ve fiyat bilgilerinin aktarılması önemli ancak sadece otobüsleri bu sisteme dahil edip örneğin Beylikdüzü gibi ara noktalar yaratmak sektöre zarar veriyor. Beylikdüzü’nün zaten olmaması gerektiğini düşünüyorum; bunun yerine Hadımköy gibi bir geçiş ya da aktarma noktası oluşturulabilir. İstanbul tek bir şehir olarak ele alınamaz. Esenler, Alibeyköy, Dudullu, Kurtköy gibi noktaların genişletilmesi veya yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Biz bu değişimleri yapmadıkça yolcular kendi çözümlerini üretiyor. Örneğin, Taksim veya Beşiktaş yolcuları vapurla Anadolu yakasına geçip Dudullu’dan binmeyi ya da Gebze’ye giderek oradan hareket etmeyi tercih ediyor. İstanbullular haklı; zaman tasarrufu çok önemli ancak sektörümüz, üçüncü köprü zorunluluğu ve belirli noktalara erişim kısıtlamaları nedeniyle seyahat sürelerini uzatmak zorunda kalıyor. Bunun yanında akaryakıt maliyetleri ve otogar çıkış ücretleri artıyor ama sen buradan minibüslerle al götür, yolcuyu istediğin yerde indir, istediğin yerde bindir, karşı şehirde de şehrin içine gir, otogara gitmeye de gerek yok dediğinde burada bir haksız rekabeti oluyor. Açıkçası bunu da çok doğru bulmuyorum.
Kaynak: Haber Ulaşım