Ali🇹🇷
Moderatör
- Mesajlar
- 169
- Puanlar
- 424
T.C. SİVEREK KAYMAKAMLIĞI
Siverek Güney Doğunun, Bir kültür ve asalet kentidir. Siverek Güneydoğuda, İslam’ın ve imanın öne çıktığı bir kültür mozaiği şahsiyetli olduğu kadar, cesaretli, yiğit insanların yaşadığı bir itibar şehridir. Siverek tarihi camileriyle, kendine mahsus örf ve adetleriyle, gözleri kamaştıran bir şehrimizdir. Siverek, kenarından bakanları içine çekecek kadar her yönüyle cazip ve engin bir derya gibidir. Bağları, üzüm türleri, pekmezi, pestili, kesmesi, mayhoş narları, sütü, peyniri ve ayranıyla ve hepsinden önemlisi suyu ve havasıyla bir başka güzeldir Siverek.
Siverek, sönmüş, bir yanardağ olan Karacadağ'ın batısında, Fırat'a doğru uzanan bölgede, Diyarbakır-Şanlıurfa-Adıyaman arasındaki üçgende kurulmuş bir şehirdir.
Tarihi, Sümer ve Asurlulara kadar uzanan şehir, Asurlular döneminde yığma bir tepe üzerine inşa edilen kale etrafında kurulmuştur. Şehire hükmedenler tarafından zaman zaman onarılan kalenin son olarak Bizans İmparatoru II. Costantin tarafından Diyarbakır'a gelecek saldırıları önlemek ve çevredeki önemli yolları kontrol altına almak amacıyla yeniden tamir ettirilmiştir. Tarihte pek çok medeniyetlere beşiklik eden ve değişik milletlerin hâkimiyetine giren Siverek, Milattan sonra Araplar, İranlılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı İdarelerinde çok mamur günler geçirdiği gibi, çeşitli savaşlarda tahrip edilip yıkık bir köy halini aldığı zamanlar da olmuştur. Diyarbakır'ın fethinden önce Halid b.Velid tarafından eyalet merkezi olmuş, daha sonra Bizanslıların idaresinde Batlamyus'un rivayetine göre Kontopolis'lik yapmıştır. Selçukluların Anadolu'ya girmesiyle, Melik şahın komutanlarından Bozan Bey tarafından (1097) Urfa Kontluğuna, daha sonra Musul Atabeyi Nureddin Zengi idaresine geçmiştir. 1400'lerde Timur'un tahribatından nasibini alan Siverek sırasıyla Mısırlıların (1426), Akkoyunluların (1435), bilahare İranlıların eline (1451) geçmiştir. Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye Savaşı dönüşünde (1517) Osmanlı idaresine geçen şehir, İranlılar tarafından tekrar zapt edilmişse de, bu uzun sürmemiş, 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından tekrar Osmanlıların idaresine geçmiş ve Harput eyaletine bağlı bir kaza merkezi yapılmıştır. Osmanlı idarecileri tarafından zamanla şehire camiler, hanlar, medreseler, hamamlar ve çarşılar yapılıp kalesi tamir edilerek, 1908 yılında mutasarrıflık yapılarak Çermik, Hilvan (Karacurun), Viranşehir Siverek'e bağlandı.
Milli mücadelede ve Urfa'nın kurtuluşunda çok büyük kahramanlıklar gösteren Siverek 1923'te vilayet merkezi yapıldı. Ancak Sivereklilerin bu mutlu sevinçleri fazla uzun sürmedi. Siverek vilayetinin 1926 yılında ilçe yapılmıştır.
İşte Siverek'in Cumhuriyet devri macerasının başlangıcı... 1926'dan 1996'ya kadar tam 70 yıl... Evet, tam 70 yıl... Bu uzun yıllar içinde Siverek geniş arazisi, verimli toprakları, mücadeleci ve çalışkan insanları ile pek çok il merkezini sosyal ve kültürel açıdan geride bırakarak, günümüze il olma mücadelesinin adeta sembolleşen şehri olarak Türkiye gündemine yerleşmiştir.
SİVEREK'İN İSMİ
Geçmişi milattan öncesine dayanan, Sümer, Akad, Asur, Eti, Mitani, Bizans, Arap, Selçuklular ve Osmanlılardan günümüze kadar çok değişik kavim ve milletlere beşiklik eden Siverek şehrinin tarihi kadar ismi de değişmiştir. Çeşitli merhalelerden geçerek bu günkü halinde karar kılmıştır SİVEREK ismi bu günkü şeklini alıncaya kadar değişik şekillerde söylenmiş ve Sümer, Hitit, Asur, Mittani, Bizans ve Arapların bu şehre verdikleri isimlerin sanki bir özeti olarak ortaya çıkmıştır. İşte tespit edebildiklerimizden bazıları; KİNABA, SURK, SEVAVORAH, SEVAVARAK, SEVAVEREK, SEBABEREK, SİBABARKA, SIKLIS, SÜVEYDA, SERREK ve SENN... Sanki tarih içinde kullanılan bu İSİMLER macun yapılarak bunlardan "SİVEREK" çıkmıştır. Siverek isminin bu şeklini alması bile, onun tarihin çok eski devirlerine kök saldığını göstermektedir. Yaptığımız araştırmada Siverek adının kaynağı ve manası şu şekilde ortaya çıkmıştır;
SEVAVEREK: Bizans ve Ermeni kaynaklarında Siverek için kullanılan bu ismin kelime manası "SEAV":siyah " AVEREK":harabeler yani siyah harabeler anlamına gelmektedir.
SURK: Kırmızı toprak anlamına gelen bu ismi Sasaniler vermişlerdir.
SERREK: Farsçada bir şeyin başı veya baş damarı anlamındaki bu ismi İranlılar vermişlerdir.
SENN: Diyarbakır’ı ele geçiren Bekir b. Vail kabilesi, bölgenin tamamına hâkim olmak istediğinde Siverek kalesi önlerinde bir engel olarak kalmıştı SENN ise Arapçada Diş ya da engel anlamına gelmektedir. Diyarı- bekire bu ismin verilmesi Bekir bin Vail kabilesinin namına nispetle olmuştur.
SÜVEYDA: Arap ve Bizans kaynaklarında, Arapların Siverek için "es_Süveyda " ismini kullandıkları anlaşılmaktadır. Süveyda siyah manasında kullanıldığı gibi, daha çok kalpteki siyah nokta, yani kendisine âşık olunan, sevilen, sevda manasına da gelmektedir. Ermeni ve Süryani kaynaklarındaki manası ( siyah harabeler) kalpteki siyah nokta ile günümüze kadar gelen siyah taşlar birbirine uygunluk arz etmektedir. Bu gün bile Siverek'in siyah taşları meşhurdur.
Çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre Siverek hâkimiyetine girdiği kavimlerin dilinde birbirine yakın isimlerle anılmıştır. Bunlardan:
Sümer, Hitit, Akatlar ; Sevavorah,
Asurî ve Sonrakiler; Sevaverek,
Bizanslılar; Sevaverek
İranlılar; Surk ve Serrek,
Araplarda ise Senn ve Süveyda ile isimlendirilmiştir. Yine bazı kaynaklarda ve halk arasında "KANKALESİ" ya da "KİNABA" diye adlandırıldığı da bildirilmektedir. Bu gün bile halk arasında bu isimlerden bir kısmı (Surk, Kankalesi) kullanılmaktadır.
İnsanın, sanki tarihte bu beldeye verilen isimler bir kaba konup karıştırılmış ve içinden "SÜVEREK", "SEVEREK" ve bu günkü "SİVEREK" çıkmıştır diyesi geliyor.
ŞEHRİN KURULUŞU
Mazisi milattan önce 5000'li yıllara kadar uzanan Siverek'in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin bilinmemekle beraber Sümer, Asurlar, Medler, Eti, Kamuk, Hurri ve Mitanilerin burada değişik zamanlarda hüküm sürdükleri hem eski tarih kaynaklarında, hem de son zamanlarda yapılan tarihi kazılardaki buluntular sayesinde anlaşılmaktadır. Şehrin etrafında kurulduğu kale ilk defa Asurlular tarafından yapılmıştır. Daha sonra Bizanslıların eline geçen Siverek kalesi Diyarbakır'ın dış saldırılara karşı korunması ve ordu konaklama yeri olarak kullanılmıştır.
Yığma bir tepe üzerine inşa edilen ve tarih içinde pek çok medeniyete sahne olan Siverek, bu zaman içinde bazen imar edildi, bazen de karşı tarafın saldırılarına uğrayarak tahrip edilip köy halini aldı. Kısaca Siverek ümranı da, hüsranı da yaşamış pek çok med-ceziri görmüş, ama bu dalgalarda erimeyerek günümüze kadar gelebilmiş bir beldedir.
Siverek Tarihçesi

Siverek Güney Doğunun, Bir kültür ve asalet kentidir. Siverek Güneydoğuda, İslam’ın ve imanın öne çıktığı bir kültür mozaiği şahsiyetli olduğu kadar, cesaretli, yiğit insanların yaşadığı bir itibar şehridir. Siverek tarihi camileriyle, kendine mahsus örf ve adetleriyle, gözleri kamaştıran bir şehrimizdir. Siverek, kenarından bakanları içine çekecek kadar her yönüyle cazip ve engin bir derya gibidir. Bağları, üzüm türleri, pekmezi, pestili, kesmesi, mayhoş narları, sütü, peyniri ve ayranıyla ve hepsinden önemlisi suyu ve havasıyla bir başka güzeldir Siverek.
Siverek, sönmüş, bir yanardağ olan Karacadağ'ın batısında, Fırat'a doğru uzanan bölgede, Diyarbakır-Şanlıurfa-Adıyaman arasındaki üçgende kurulmuş bir şehirdir.
Tarihi, Sümer ve Asurlulara kadar uzanan şehir, Asurlular döneminde yığma bir tepe üzerine inşa edilen kale etrafında kurulmuştur. Şehire hükmedenler tarafından zaman zaman onarılan kalenin son olarak Bizans İmparatoru II. Costantin tarafından Diyarbakır'a gelecek saldırıları önlemek ve çevredeki önemli yolları kontrol altına almak amacıyla yeniden tamir ettirilmiştir. Tarihte pek çok medeniyetlere beşiklik eden ve değişik milletlerin hâkimiyetine giren Siverek, Milattan sonra Araplar, İranlılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı İdarelerinde çok mamur günler geçirdiği gibi, çeşitli savaşlarda tahrip edilip yıkık bir köy halini aldığı zamanlar da olmuştur. Diyarbakır'ın fethinden önce Halid b.Velid tarafından eyalet merkezi olmuş, daha sonra Bizanslıların idaresinde Batlamyus'un rivayetine göre Kontopolis'lik yapmıştır. Selçukluların Anadolu'ya girmesiyle, Melik şahın komutanlarından Bozan Bey tarafından (1097) Urfa Kontluğuna, daha sonra Musul Atabeyi Nureddin Zengi idaresine geçmiştir. 1400'lerde Timur'un tahribatından nasibini alan Siverek sırasıyla Mısırlıların (1426), Akkoyunluların (1435), bilahare İranlıların eline (1451) geçmiştir. Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye Savaşı dönüşünde (1517) Osmanlı idaresine geçen şehir, İranlılar tarafından tekrar zapt edilmişse de, bu uzun sürmemiş, 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından tekrar Osmanlıların idaresine geçmiş ve Harput eyaletine bağlı bir kaza merkezi yapılmıştır. Osmanlı idarecileri tarafından zamanla şehire camiler, hanlar, medreseler, hamamlar ve çarşılar yapılıp kalesi tamir edilerek, 1908 yılında mutasarrıflık yapılarak Çermik, Hilvan (Karacurun), Viranşehir Siverek'e bağlandı.
Milli mücadelede ve Urfa'nın kurtuluşunda çok büyük kahramanlıklar gösteren Siverek 1923'te vilayet merkezi yapıldı. Ancak Sivereklilerin bu mutlu sevinçleri fazla uzun sürmedi. Siverek vilayetinin 1926 yılında ilçe yapılmıştır.
İşte Siverek'in Cumhuriyet devri macerasının başlangıcı... 1926'dan 1996'ya kadar tam 70 yıl... Evet, tam 70 yıl... Bu uzun yıllar içinde Siverek geniş arazisi, verimli toprakları, mücadeleci ve çalışkan insanları ile pek çok il merkezini sosyal ve kültürel açıdan geride bırakarak, günümüze il olma mücadelesinin adeta sembolleşen şehri olarak Türkiye gündemine yerleşmiştir.
SİVEREK'İN İSMİ
Geçmişi milattan öncesine dayanan, Sümer, Akad, Asur, Eti, Mitani, Bizans, Arap, Selçuklular ve Osmanlılardan günümüze kadar çok değişik kavim ve milletlere beşiklik eden Siverek şehrinin tarihi kadar ismi de değişmiştir. Çeşitli merhalelerden geçerek bu günkü halinde karar kılmıştır SİVEREK ismi bu günkü şeklini alıncaya kadar değişik şekillerde söylenmiş ve Sümer, Hitit, Asur, Mittani, Bizans ve Arapların bu şehre verdikleri isimlerin sanki bir özeti olarak ortaya çıkmıştır. İşte tespit edebildiklerimizden bazıları; KİNABA, SURK, SEVAVORAH, SEVAVARAK, SEVAVEREK, SEBABEREK, SİBABARKA, SIKLIS, SÜVEYDA, SERREK ve SENN... Sanki tarih içinde kullanılan bu İSİMLER macun yapılarak bunlardan "SİVEREK" çıkmıştır. Siverek isminin bu şeklini alması bile, onun tarihin çok eski devirlerine kök saldığını göstermektedir. Yaptığımız araştırmada Siverek adının kaynağı ve manası şu şekilde ortaya çıkmıştır;
SEVAVEREK: Bizans ve Ermeni kaynaklarında Siverek için kullanılan bu ismin kelime manası "SEAV":siyah " AVEREK":harabeler yani siyah harabeler anlamına gelmektedir.
SURK: Kırmızı toprak anlamına gelen bu ismi Sasaniler vermişlerdir.
SERREK: Farsçada bir şeyin başı veya baş damarı anlamındaki bu ismi İranlılar vermişlerdir.
SENN: Diyarbakır’ı ele geçiren Bekir b. Vail kabilesi, bölgenin tamamına hâkim olmak istediğinde Siverek kalesi önlerinde bir engel olarak kalmıştı SENN ise Arapçada Diş ya da engel anlamına gelmektedir. Diyarı- bekire bu ismin verilmesi Bekir bin Vail kabilesinin namına nispetle olmuştur.
SÜVEYDA: Arap ve Bizans kaynaklarında, Arapların Siverek için "es_Süveyda " ismini kullandıkları anlaşılmaktadır. Süveyda siyah manasında kullanıldığı gibi, daha çok kalpteki siyah nokta, yani kendisine âşık olunan, sevilen, sevda manasına da gelmektedir. Ermeni ve Süryani kaynaklarındaki manası ( siyah harabeler) kalpteki siyah nokta ile günümüze kadar gelen siyah taşlar birbirine uygunluk arz etmektedir. Bu gün bile Siverek'in siyah taşları meşhurdur.
Çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre Siverek hâkimiyetine girdiği kavimlerin dilinde birbirine yakın isimlerle anılmıştır. Bunlardan:
Sümer, Hitit, Akatlar ; Sevavorah,
Asurî ve Sonrakiler; Sevaverek,
Bizanslılar; Sevaverek
İranlılar; Surk ve Serrek,
Araplarda ise Senn ve Süveyda ile isimlendirilmiştir. Yine bazı kaynaklarda ve halk arasında "KANKALESİ" ya da "KİNABA" diye adlandırıldığı da bildirilmektedir. Bu gün bile halk arasında bu isimlerden bir kısmı (Surk, Kankalesi) kullanılmaktadır.
İnsanın, sanki tarihte bu beldeye verilen isimler bir kaba konup karıştırılmış ve içinden "SÜVEREK", "SEVEREK" ve bu günkü "SİVEREK" çıkmıştır diyesi geliyor.
ŞEHRİN KURULUŞU
Mazisi milattan önce 5000'li yıllara kadar uzanan Siverek'in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin bilinmemekle beraber Sümer, Asurlar, Medler, Eti, Kamuk, Hurri ve Mitanilerin burada değişik zamanlarda hüküm sürdükleri hem eski tarih kaynaklarında, hem de son zamanlarda yapılan tarihi kazılardaki buluntular sayesinde anlaşılmaktadır. Şehrin etrafında kurulduğu kale ilk defa Asurlular tarafından yapılmıştır. Daha sonra Bizanslıların eline geçen Siverek kalesi Diyarbakır'ın dış saldırılara karşı korunması ve ordu konaklama yeri olarak kullanılmıştır.
Yığma bir tepe üzerine inşa edilen ve tarih içinde pek çok medeniyete sahne olan Siverek, bu zaman içinde bazen imar edildi, bazen de karşı tarafın saldırılarına uğrayarak tahrip edilip köy halini aldı. Kısaca Siverek ümranı da, hüsranı da yaşamış pek çok med-ceziri görmüş, ama bu dalgalarda erimeyerek günümüze kadar gelebilmiş bir beldedir.