Ülke Tarihi
El Salvador topraklarının sömürge öncesi döneme ait tarihi, Orta Amerika coğrafyasının tarihi ile ortaktır. Bölgenin en büyük medeniyetlerinden biri olan Mayaların izlerine El Salvador topraklarında da rastlanmaktadır. 15. Yüzyılın sonlarında Amerika kıtasındaki sömürgecilik faaliyetlerine başlayan İspanyollar, 1524 yılında El Salvador topraklarını işgale başlamış ve yüzyılın ortalarına doğru 1540’ta bölgeyi kontrolü altına almıştır. Yaklaşık 300 yıl İspanyol hakimiyeti altında kalan El Salvador, bu süreçte Guatemala’nın bir eyaleti olarak varlığını sürdürmüştür. 19. yüzyılın ilk çeyreğinde kıtada başlayan bağımsızlık süreci neticesinde El Salvador da 15 Eylül 1821 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlıkla birlikte Birinci Meksika İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelen El Salvador, 1823’te imparatorluğun dağılmasından sonra bölgede bağımsızlığını ilan eden ülkelerin bir araya gelmesiyle kurulan Orta Amerika Federal Cumhuriyeti içinde yer almış ve bu yapının 1841’de sona ermesi ile müstakil bir devlet haline gelmiştir. Yüzyılın sonlarında 1896’da Nikaragua ve Honduras ile birlikte kurulan Orta Amerika Büyük Cumhuriyeti ise kısa ömürlü olmuş ve yalnızca iki yıl sonra dağılmıştır.
20. yüzyılda ülke yönetiminin büyük oranda askerî cuntaların elinde olduğu El Salvador’da ilk serbest seçimler 1930 yılında yapılabilmiş, ancak Mart 1931’de iktidara gelen Arturo Aroujo yalnızca 9 ay görevde kalabilmiş ve askerî darbe ile görevden alınmıştır. Darbe sonrası iktidara gelen Maximiliano H. Martinez, 1944 yılına kadar ülkeyi dikta yönetimi ile idare etmiş, 1932 yılında yönetim karşıtı isyanlarda on binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Bu dönemden itibaren 1960’ların sonlarına kadar yüz binden fazla El Salvadorlu, komşu Honduras’a kaçmıştır.
1979’da yeni cunta yönetiminin göreve gelmesinin ardından, artan yoksulluk, hayat pahalılığı, siyasî istikrarsızlıklar ve güvenlik zafiyetleri ülkeyi iç savaşa sürüklemiştir. ABD destekli cunta yönetimi ile Marksist-Leninist çatı örgüt Farabundo Martí Ulusal Kurtuluş Cephesi (FMLN)’nin başını çektiği taraflar arasında 1992 yılına kadar devam eden iç savaşta yaklaşık 80 bin kişi hayatını kaybetmiş, yarım milyon kişi ülke içinde yerinden edilmiş bir o kadarı da ülke dışında mülteci konumuna düşmüştür. Soğuk Savaş’ın son dönemecinde ABD’nin müttefik kabul ettiği El Salvador yönetimine verdiği destek, ülke tarihinin en büyük yıkımlarından biri olmuştur. 1990 yılında BM kontrolünde başlayan barış müzakereleri neticesinde 16 Ocak 1992’de Mexico City’de imzalanan Chapultepec Barış Antlaşması ile resmen sona ermiştir.
İç savaşın sona ermesinin ardından El Salvador’da anayasal demokratik sisteme geçiş yapılmış ve ülke siyasî, ekonomik ve toplumsal alanlarda toparlanma sürecine girmiştir. Ancak geride kalan çeyrek yüzyılı aşkın zaman diliminde ülke hala yoksulluk, rüşvet, yüksek suç oranları, uyuşturucu gibi pek çok kronik sorunla boğuşmaya devam etmektedir.
